Veee büyük Ankara Toplantısını, donmuş gölbaşında bitirdik sonunda.
Herkes evlerine dağılırken, servisin bizleri bıraktığı Ankara sokaklarından. Bir kısmımızda gece yarısı kalkacak olan otobüslerimizi beklerken vakit geçiriyoruz kızılay semalarında. Bir kısmıda çiğ köfte tadında =)
Ehh napalım, beklerken açlığımız yatıştırdık önce. Ne denirdi, "yediğiniz içtiğiniz sizin olsun bize gördüklerinizi anlatın" di mi? Bizde görün diye fotoğrafımızı ekliyoruz hemen...
Keyiften Geyiklenmiş halimiz... :)
Bi yandan da Görkem'İn Gitar resitalini unutmamak gerek. Parmaklarına ve sesine sağlık diyoruz... Ve bu resitale eşlik eden arkadaşlar; Aslı, Efe, Muhammed, Derya, Ceren, Sezercan, Rumeysa, Ersin, Görkem, Tuğçe, Gizem, Öznur, Onur... Kapanış saati gelmesine rağmen bizleri otobüs saatimize kadar ağarlayan Aylak Kafeye'de ayrıca teşekkürler... Haa lafını etmeden geçemeyeceğiz, hazır eşlik edenler varken, eşlik edemeyenlerin (etmeyenlerin) de ismini afişe ediyoruz; İstanbul'a dönecek olan tayfayı eken; Murat, Cemre, Nurdan. Söyleyecek söz yok. Hep bir ağızdan cık cık cık cık sesleri yükselirken.. Tabu oynamak üzere kapatıyoruz bilgisayar(lar)ımızı...
Yavru geyikler...
Pazar, Şubat 03, 2008
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
hehe :)
İki yorucu - eğlenceli günün ardından, ankaralı olmanın avantajıyla sıcacık yatağımda bir şeyler düşünürken, kalkıp bunları yazmalıyım diye düşündüm. Yapmadım ama, bence insan yapmayı düşündüğü şeyleri er ya da geç yapmalı! Güzel insanlarla tanışılmış, tartışılmış, iş güç yapılmış, eğlenilmiş, didişilmişti... Şu anda herkes yollarda olsa gerek diye düşündüm, sonra google earth gibi yukarıdan bakmaya çalışıp, yurdun dörtbir yanına ilerleyen sarı noktalar hayal ettim. Tam beceremedim sonra festivale dair endişelerim geldi aklıma, şu olur mu, bu olmaz mı? Heyecanlandım! Bu hafta sonunun başlığı "heyecan"dı bence...
Birkaç kişiye afişlerimizi gösterdim, haftasonundan bahsederek. "Çok hoş çok güzel" dediler, belli etmemeye çalıştılar ama buna bu kadar heyecanlandığım için, biraz endişeli gözlerle baktılar. OLsun ((:
Cehennemin içinde cehennem olmayan ne varsa, kim varsa bulmaya çalışmak dedim. Galiba bu, bir başkasının sözüydü. Hafif şapşal ama kararlı bir gülümsemeyle uyudum...
bahsi geçen kafede değildim. başka bir yere davetliydim, çiğ köfteye hele rakıya dayanamam. zaten devete icab yakışır. yapmaya-yazmaya başladık, ne güzel..
Yorum Gönder